Epey olmuştu yazmayalı artık bir şeyler karalaması gerektiğine inanıyordu. Ama ne? Kafası yoğundu hatta baya yoğunluğa sahipti ama ne yazacağına bir türlü karar veremiyordu. Puslu bir kafası vardı melankoliye çok yakındı yazacakları ama çok melankolik yazıları vardı bu sefer farklı bir şey olmalıydı. Herkesin görüp hissedip yaşayacağı ama çok az insanın yazmayı düşüneceği bir şey olmalıydı ama ne? Yattığı çekyat ki ikinci derdi buydu. İlki rahat değildi çekyat o yatağında uyumayı severdi. Alışageldiği gibi yatağının yaylarının batışını hissetmeyi bile severdi. Rahatsız olmazdı, hissetmek güzeldi. Karanlığa gözlerini dikmeye başladı ne yazabilirdi. Aklına hep duygu yoğunluğundan bahsetmek içinde ki en baskın duyguyu aşkı yazı yazarak dışa vurabilirdi. Hayır, aşkını yazamazdı bugün. Her aşk sıkıntısı çektiğinde yazılarına sığınmak kendi hayaline dalmak pek farklı olmazdı kartondan siperler yapıp içine saklanmaktan, işe yaramazdı. Ya şunu yazsa nasıl olur? Yıllarca huzuru arayan bir adam, yıllarca aramasına rağmen bulamadığı huzuru ölmeden beş dakika önce bulacağına inandırsa kendini ve bu adamın ölmeden önce ki son on dakikasını yazsa. İstediği örgüyü de kurabilirse süper bir çalışma olabilir. Yok, ama bu da çok melankolik olacak. Aslında alkollü bir geceden sonra sabah uyandığında kendini tanımadığı bir kadınla yabancı bir evde bulan adamın öyküsü yazsam olabilir mi? Evet bence de fazla klasik. Herkesin yaşadığı bir şey yazmak ve bunu farklı yazmak zor olacak ya. Belki de şöyle yapsa olur uyumak istemeyen kötü yazı yazan bir kişinin uyumak istemeyip, yazı yazmak istemesi ve yazacak konu bulamaması ve bir şey yazamamasını yazması. Evet, iyi fikir sanırım yazılabilir değil mi? Bence oldu ama kötü oldu. Beceremedim bugün yazmayı. Belki bir gün telafi ederim, aslında istersem yazabilirim, yani olabilir bence, valla bak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder