20 Nisan 2012 Cuma

Beklentiler Köşesi

  Vakitlerden cumartesi sabahı gene cumayı kaçırmış bir şekilde uyanmışım. Ettiğim dualar kabul olur sanmışım. Bir köşede yanılmışım, orada beklemeye başlamışım. Olmuş hayli zaman beklentiler köşeme alışmışım.

  “olmayacak duam, biliyorum olmayacaksın, kabul etsin yaradanım.”

  Üstüm başım daha önceki uykudan gelişlerime oranla gayet düzgün. Kıyafetim de alkol kırıntıları yok, ellerimde yüzümde sarhoş ağızdan düşen yemek damlaları yok. Ellerim boya içinde, ağzım olmayacak bir duanın peşinde...

“günaydın”

  Suskun kulaklar ve aciz kullar, hepsi uyanmış ve yerindeler onlar. Hepsi gitmeye programlanmışlar. Boğaza takılan bir tahinli çörek gibi rahatsız edici ve kurtarıcısı iki karışık gibi dil yakıcı.

 “tadı hepsinden acı”

  Yalnız başına edilen bir kahvaltı daha, eğilmiş kese kâğıdının üzerine öncelikli niyeti tokluk artıkların hepsi yolluk. Alışmamak lazımmış gölgelerin temasına. En büyük gölgeler bile kaçarmış çünkü ışığa rastlayınca.

“anlattığım gibi edebi değil aslında”

  Uyku firarisi gözler, güzel bir söz bekler.  Beklentiler köşesinde böyle şeyler olur ve biter. Alınlarına ‘gitmek’ sürülenler, istemeseler bile giderler. Çünkü insan aciz bir yaratıktır; her zaman iyi yaptığı şeyleri yineler ve gider.

“oysa yazar bilmez! Gidenin neden boynu değil de omuzları büküktür?”

  Uykudan bihaber gözler su ve ayak yolunu gözler. Kahvaltının ardından bir avuç hap günü destekler. Kelimeler kâğıda giden yollara düşer. Yaşam destek ünitesi yolunu gözler o ise ötenazi ister.

“ gaye yoktur. Toprağa tohum düşer ve bu yazı biter."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder