14 Nisan 2012 Cumartesi

Buna Bir İsim Lazım

  Görünmez bir güç var sanki beynimin sağ yanından kelimeleri, kalemimi çekip almaya çalışan yüzsüz bir vinç misali.

  Alkolsüz on dördüncü gün… Kelimelerimin üzerindeki saf alkolün alkolü havaya karıştı; kelimelere saflık miras kaldı. Tatmin bugün gene eve uğramadı, arkadaşında konakladı.

  Korkum yok;  ancak tedirgin de olmuyor değilim: ya alkolsüz hissedemezsem! Karbonu kaçmış karbon kâğıdı olursam, olduğum yerde durursam ve bunu hissedemezsem! Varsın kalemim kırılsın, kâğıdım yansın o vakit.

  Dünya mı? Dünyaya gerek yok zaten.

  O mu? O zaten ortalıkta bulunanlar ile gününü gün etmekte.

  Ben mi? Ben ise artık bir şişenin içinde bile yer bulamayan gariplerden biri olmaktayım. İzmir’den sesleniyorum, İstanbul’dan birileri beni duyar nasılsa…

  Kim demiş biçareyim! Çarenin kendisiyim. Kelimelerime beyin verin. Başka yerde yok iyi dinleyin! Bu bir düşeyazar veryansını görmezden gelin. Durun daha gitmeyin, biraz daha bekleyin. Neyse boşuna beklemeyin hadi şimdi gidin. Beni tanımayan herkese selamımı söyleyin. Durun lan gülmeyin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder