30 Mart 2012 Cuma

Patavatlı Değil

  Yazmak psikolojik bir rahatsızlıktır. Yazar kelimelerin altında kalabilir, kaldığı yerden çıkamayabilir. Tüm bu döküntülerin altında yazar kendi krallığını kurduğunu zannedebilir. Arada kendine geldiğinde ise alkol nasılsa imdada yetişir. Bu böyledir yazar sürekli kirlenir, kirletir. Alkol ise mikropları sindirir, hijyeniktir.
  Beş tane edebi cümle, dokuz tane küfür ve hiç tane ahlak ile yazılır güzel bir yazı. Önce beş tane edebi cümle özenle metine yerleştirilir. Hepsi aynı yere konulmamalıdır çünkü tek bir paragraf öne çıkıp diğerlerini gölgeleyebilir. Metni sadece atlasın sırtına bindirmeye gerek yok. Ardından dokuz tane seçkin küfür alınır, kabalığından ayıklanır ve servise hazırlanır. Küfürler göz önüne çıkmamalıdır, çıkarsa kaba olursun çıkmazsa entel, elit vesaire. İşin püf noktası hiç ahlaktır. Çünkü yazar gerektiğinde kendini inkâr eder. Güzel bir yazı uğruna tüm doğrularını silebilir, kendini kötüleyebilir, alkolü suçlayabilir. Hiç ahlak ve biraz da kelime salatası ile geçişler sağlanır ve elinizde ki metine hayran hayran bakılır. Bir iş yaptı sanılır, okuyan yanılır. Peki yazar? O zaten üçkâğıtçıdır, üç kâğıda saklanır!
   Eli kirlidir yazarın, şiştir. Zannedersin kelimeleri orada gizlidir. Oysa yazarın kafası bitiktir. Bozuk bir kumbara gibi her şeyi biriktirir. Kâğıda geçirmedikleri daha derinde gizlidir. Gizlisi saklısı her şeyi bir şişenin içindedir. Tirbuşonu ise kalemin ta kendisidir.
   Bu yazı bitmelidir, yazar gitmelidir. Bayıkken sevdiklerini hep ayıkken kaybetmiştir. Yazar zaten kirlidir. Kir kelimelere bulanmıştır, silinen kelime ile sanma ki geçecektir. Yazar hep düşecektir. Bu rüya bir gün nasılsa bitecektir.