8 Şubat 2014 Cumartesi

Bozuk Yayın

    Hayırlı akşamlar sayın dinleyenler, size kendinde hapis olmuş bir adamdan sesleniyorum. Buralarda havalar dengesiz, bir açık bir kapalı çoğu zamansa güneşsiz. Çocukken yatmaktan keyif aldığım bir odada gayet keyifsiz bir şekilde otururken farkındayım ki ellerim tuşlara, zihnimdeki gölgelere hasret kalmış. Ahenkli bir dans başlaması, temennisiyle.
    Şehirler neden var bilemem ama insanlarda bir gurbet izlenimi yaratıyor biliyorum. Hoş gurbet kanımızda var, bize bahane gerek sadece. Bahane deyince aklıma düşense kahve! Tek düşen keşke kahve olsa. Yıllar evvel benimsediğim yazar bir cambaz çıktı isminin hakkını bana fazlasıyla yaşattı; düşeyazar... Bir düşecek zannediyorum bir koşacak bazen ise uçacak zannediyorum. Aslında ben hep kendimi kandırıyorum, bir bakıyorum yerimde sayıyorum etrafıma ahenkli kelimeler fışkırtıyorum. Fış fış...
    Lütfen alıcılarınız ile oynamayın ya da oynayın. Pırıltılı bir şehirde kendini yalnız hisseden, gittikçe küçülen ve kapına sığan bir adamın hikayesinden size ne. Daha doğrusu bize ne! Devir, ticaret devri olmuşken, edebiyatın peşinden gidene Alice demezler de ne derler!  Kovaladığı beyaz tavşanı  bir güzel yerler. Bu harikalar diyarını, bu ışıklı kenti sana yedirmezler.
    Fersahlarca yol aştım belki. Belki de hala yerimde sayıyorumdur; bir iki üç... Bir garip kente geldim dediğim gibi. İçi dışı çok büyük, kendisi sonsuz bir kutup ve ben kutuptaki bedevi. Aşkımı yerinde ziyaret etme zamanım geldiği için geldim  buralara, bu yaban topraklara. Elimde yolumu aydınlatacak iki buçuk kitabım var. Ancak yolum öyle karanlıkmış ki olan kitaplara oldu. Ben gene bitap düştüm aslında düşmedim, düşeyazdım her zaman olduğu gibi.
    Hala merak etmiyorsun değil mi? Peki anlatayım nasılsa okumuyorsun. Roman yazdıktan sonra deneme yazıları yazmak ne kadar zorlaştı anlatamam. Belki de seviye düşürmüştük romanla, belki de ben değiştim.  Belki kelimelerim kaç... hayır kelimeler olamaz onlar zihnimde esir. O zaman ne, ne oluyor... ne olu... ne o... ne oluyor... Kafam karıştı... karıştı kafam... kafam girs..n...

    Lütfen, lütfen alıcılarınız ile oynamayın. Merak etmeyin gene benim, zihninizle oynuyorum. Bir arka bahçem kadar değil ama merak etmeyin idare ediyorum. Şşşt... bırak elleme, toplama böyle güzel. Lütfen alıcılarınız ile oynamayın, şimdi de geri sayıyorum; on dokuz sekiz yedi...