26 Mayıs 2012 Cumartesi

Duraksak Hayatlar

   Bin durak vardır; oysa sen bir tanesindesindir. Bir tanesinin içinde kısılıp kalmışsındır.
   Beklersin, beklersin…
   Beklersin vaktinden önce gelecek bir gemi, tren, otobüs. Oysa onun vakti çoktan gelip geçmiştir. Duyarsız ruhun yüzünden sana ise düşen duraksamaktır. Gökyüzünün nevresimleri değişir, mevsimler bile gelir gider. Sen ise beklersin çünkü elinde sadece beklemek kalmıştır. Var olduğuna bile tam emin olamadığın tanrına öyle bir ihtiyaç duyarsın ki. Tanrın bile ete kemiğe bürünür. Elini sıkarsın, dişini geçirirsin veya duvara bir tane geçirirsin. Duvar gene duvardır, diş gene diş, el ise gene eldir ama artık kirli bir hatırat, üzerine kapaklanmıştır.  
  Bin durak vardır şu koca gökyüzü altında, bin!
  Belki sen diğer hepsinde çok daha mutlu olacakken seni bir durağa yolcu etmiştir, yedi âlemin en iyi yazarı. Sen ise aciz bir figüransındır, aldığı rolden haberi olmayan bir figüran. İstesen de oynarsın rolünü istemesen de. O yazar öyle bir yazardır ki hiçbir kelime kullanmadan yazar eserindeki her şeyi. Kâğıdına haberi ve isteği olmadan bir damla mürekkep bile damlayamaz. O öyle bir yazardır ki onu ondan başka kimse anlatamaz. O düşmez, kalkmaz ve birdir.
  Bin durak vardır.
  Herkesin durağı farklıdır. Arada bir tane yoldan çıkmış gelir ve onun olmayan durağa giriverir. Sen dersin; “ahanda bir yol arkadaşı”, o der; “son sefere kaç var, benim şurada bir işim var, halledip geliyorum”. Mümkün mü dönmek? Burada binlerce durak var. Binlerce durakta yalnız nefes alışlar, çoğu kalpte yalnızlık kışlar.
 Bin durak var şu koca gökyüzü altında, bin.
 Hepsi bir yalnızın evidir. En güzel durak ise anlayabilene, göğe bakma durağı, göğün yerini bilene; kıymet bilene.

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Lustral

Bana karşı iyi olma
Canımı acıt
Kanımı akıt
Sözler batır derime
Sözler savur yüzüme
Elimizde acıdan başka ne kaldı
Acı mı
Korkma
Acıyacak can mı kaldı

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Düş Peşinde

Hiç gelmeyecek bir baharı bekliyorum

Çocukluğumdan kalan uçurtmayı uçuracağım
Herkesten sakladığım gülüşlerimi serbest bırakacağım
Tüm sevdiklerime onları sevdiğimi söyleyeceğim
Bankta oturan sevdiğimin yanına gideceğim
Elini tutacağım, hayatına demir atacağım
Burundan soluduğum nefesime kokusunu karıştıracağım
Ağzımdan tüm güzel sözler ona doğru yol alacak

Hiç gelmeyecek bir baharı bekliyorum

Yanlış ibadethanede yanlış tanrıyı çağırıyorum
Bir duam var, olmayacak bir duam, âmin diyorum
Ellerimi yüzüme sürüyorum
Elimde onun kokusu var bank hatıralı
Hiç gelmeyecek bir baharı bekliyorum
Bahçemde son ada vapurunu bekliyorum
Dağların arasından süzülerek geliyor, heyecanlanıyorum
Hiç gelmeyecek baharım, ben gidiyorum…