Merhaba, ben
Densiz Adam!
Acaba siz de daha
önce beni terk etmiş olabilir misiniz? Eğer ettiyseniz eminim ki haklısınızdır,
zira yüzünüzden akan masumiyet ve erdem kati suretle yanılmış olamaz. Size, böyle
fütursuzca iltifatlar ederken ne kadar da samimiyetsiz göründüğümün
farkındayım. Yoksa; niye durduk yerde kendime “ Densiz” ismini alayım?
Hayatın tüm
kaidelerine karşı koymak benim en içten getirdiğim vazifem. Başkasının, bu kişi
babam bile olsa, hayatım boyunca beni bağlayacak bir ismi bana vermesine izin
veremezdim. Ben de kendime en uygun olan ismi seçtim. Önceden ve kimseden
alınmamış bir isim; Densiz.
İsmimi yaşarım. İsmimin
ne kadar ağır olduğu benim için mesele değil, ben onu omzumda taşırım. İsmim Kamil
olsa ya da Hülya olsa ne olur ya da Doktor Oktovyan? Alkolü süt şişesinin
içinde satsalar ne değişecek? İsmin, etiketin bir önemi yok anlayacağınız. Aslında
birçoğunuz anlamayacaksınız, anladığınızı sanıp kendinizi o anlamayanlardan yok
sayacaksınız...
Dediğim gibi, ben;
Densiz. Ne önceden ne de kimseden aldım adımı. Bizzat kendim doğurdum kafatasımdan.
Aynı anda hem Zeus’um hem Minevra. Dediğim gibi; isim dahil tüm yüklerimiz
gereksiz. İp üzerinde kısa süreli bir anısına dalan cambazın ölümünü de gördü
bu gözler, köpeklerin çiftleşmesini de.
Peki, şimdi bu yazı böylesine okunup giderken
ben gidersem nedensiz... Merak etmeyin. Sadece söyleyin o bir, Densiz!