10 Ekim 2012 Çarşamba

Hiçimize


    Bu gece, diğer gecelerden biraz daha karanlık, bir daha suskun. Sanki tüm istasyonlar terk edilmiş, tıpkı hayatlarımız gibi. Eğer öyle olmasaydı; hayatlarımız neden başkalarının hayatları için istasyon görevi görsün ki. Sanırım benim hayatım da en kötü istasyonlardan biri, bir giden bir daha gelmiyor. Gidenlerin bırakıtları, alkol ile temizlenmiyor; acabalar çamaşır suyuna kayıyor. Tüm hayatlar kararıyor.

    Okumayın bu yazıyı, takdir etmeyin. Yüz karamızdır bunlar, inkâr etmeyin. Gerçek dünya buysa, burası da ifşa merkezi. Hayallerin inşaat merkezi değil, boşuna heveslenip umut etmeyin. Alkol var ise önünde aman diyeyim sektirmeyin. Kaçak inşaat merkezidir aman ihbar etmeyin. Gidenleri geri getirtmeyin.

    Bu yazıyı okumayı bırak. Ben yazma ile lanetlenmişim; yazıyı bırak, beni dinle. Ben yazmaktan kurtulamam sen iyisi mi kurtar kendini. Bu ve benzeri karamsar yazıları okumadan geç. İçindeki ölü karamsarlığı diriltme. İlla bir ölü dirilteceksen, ölü duygularını dirilt. Dirilt ki, onları öldürmek de ne kadar haklı olduğunu bir kez daha anla.

    Tohumlar bile karanlığa toprağa filizleniyorken bu aydınlık niye. Tohumlar aydınlığa filizlenmeli dünya daha güzel olsun diye.

    Bu yazı hiçe, hiçimize sevgilerle…