22 Eylül 2013 Pazar

Yeni Bir Gece Doğuyor


  Rüzgar önüne çıkan her şeyi sert tokatlarla dövüyordu. Dalından bir yaprağın katiliydi. Savruldu yaprak ve meçhule karıştı. Yaprak uçtu, uçtu ve... geceye kondu.
...
    Bir mevsimin masalıydı, garip bir mevsimin. Etrafta kimse yoktu. Sadece rüzgar vardı; o da çok sert esiyordu, çok sert. Esiyordu, dövüyordu, kırıyordu... Verebileceği bütün zararları fazlasıyla beraber veriyordu. Ağızda yabancı bir sigara, dudak daha alışkın değil bu duruma. Elinde bir meşrubat el alışkın değil bu duruma. El alışkın hararet basan vücudu alkol ile sulamaya. Alkol, alkol...
    Alkol çelişkili bir kayak merkezi. Hikayenin dönüm noktası, en vazgeçilebileni. Güzel alkol, saf alkol... Titreyen eli, yüreği, beyni düzelten, karaciğeri sol ele veren alkol...
    Sertti rüzgar, hırçındı. Varlığı hatırlatan acıya yoldaştı, gecekondu yakamozunda bir stardı.katildi hem de, yaşına kurusuna bakmayacak kadar katildi... Birçok yaprağı katletti. Yapraksa tüm mesafesini gene içeri kat etti. O da gitti işte tüm yapraklar gibi, sadece gitti. Bir gitmeyi bile beceremedi! Bir gitmeyi bile beceremedi, zihne takıldı, ardında diken üstünde bir çocuk bırakıp gitti.
    Rüzgar çok sertti, adamın üzerine gitti. Adam tabi gelip gidenlere alışkındı, hiçbir şey hissetmedi. Hissetmedi ama içinde bir şeyler de kopup gitti. Gidenler de harflerle kağıtlara sabitlendi. Üç nokta hepsini önünde sürükledi...
    Gece ise henüz bitmedi. Tüm olanların üzerine doğuyor. Bu yazıysa ne mutlu ki burada bitiyor. Nedendir bilmem; mutlu kelimesi zaten hep son satıra itekleniyor.