Bekliyorum.
Kafam uyuşmuşken, vücudum uyuşmuşken bir
anda sonuna kadar kapalı olan perdemin, odamın camının içeri doğru her
zamankinden farklı bir şekilde açılmasını bekliyorum. Bir kutuya kısıldım,
üstelik kapısı ve penceresi olan bir kutu. Kediden farklıyım anlayamayacağınız.
Bekliyorum; bir olan camın tuz buz olmasını,
bir iken bin olmasını ve daha birçok saçma sapan şeyi...
Kafamda
canlandırıyorum perdeyi, en sert rüzgârların estiği yaz akşamlarından daha
fazla havalanıyor. Güzelim, canım perdem, aslında pek de önemi yok da ölürse
bade gözlü olur diye söylüyorum, ortasında bir delikle havalanıyor. Ardından en
iyi ihtimalle duvarımda bir delik…
Yeni bir hayatın
ya da hayat demek istediğim günlerin başlangıcında oldukça zorlu zamanlarda,
zorluklardan zorluk beğenebilecek lükse sahipken yazıyorum bu yazıyı. Aslında
yazmadım yalan söylüyorum. O günler geçti ama etkisi bal kaymak!
Yeni bir şehir, yeni bir coğrafya, yeni bir dil ve bir sürü
eski yalanla yazıyorum. Damarımda uzun zamandır beklediğim o hoş serinlik
varken, kafam iki dünya iken yazıyorum. Her şeye, bana, rağmen yazıyorum. Çok
bekledim biliyorum ama merak etmeyin geliyorum.
Pek yakında…
Kendime küçük bir hatırlatma; ben de yazmıyorum
zannediyordum meğerse mazotum bitmiş.
Resim alıntıdır.
Resim alıntıdır.