26 Haziran 2013 Çarşamba

Küçük Balık ve Kız

    Bir gün bir şair yol kenarında ağlayan bir kız görmüş. Yanına gitmiş usulca. Kız kaçmış, korkmuş yabancıdan. Kaybolmuş birden. Şair şiirler yazmış sayfalarca. Yazdığı her şiiri denize atmış. Denizde bir balık her şiiri alıp başka bir gemiye vermiş ve her gemi başka bir limana gitmiş... Her limanda bir aşık o şiirleri bulmuş. Şiirlerde de kendini bulmuş. Kız yokmuş. Ama şiirler aşıklarla buluşmuş...
    Balık, bencil balık bir şiiri çok beğenmiş.böylesi güzel bir şiiri kendisine saklamak istemiş. Şiiri yanından hiç ayırmamış ve balık hafızası izin verdiği sürece şiiri aklında tutmuş. Unuttuğu gibi de şiiri yeniden okuyup şiire yeniden bağlanmış.
     Bir gün gene şiiri okumuş ve etkisine girmiş. Bir insanı doyurmayı kendine görev edinmiş. Son yemeği olarak şiiri bellemiş ve afiyetle şiiri midesine indirmiş. Tadı bile ayrı güzelmiş şiirin. Tüm vücuduna karışmış şiirin güzelliği. Ve balık düşünmeden vurmuş bir oltaya...
    Kız açmış, yememiş günlerdir tek bir lokma. Sevinmiş ansızın gelip kısmeti olan bu küçük balığa. Hemen girmiş mutfağa ve başlamış balığı kızartmaya. Güzel bir sofra hazırlamamış belki ama günler sonra boğazından bir lokma geçecekmiş. Mutluluk buradaymış. Kız, pişen balığı yavaştan yemeğe başlamış. Yedikçe gözlerine sular dolmaya başlamış. O akşam ağlarken yanına gelen yabancı adamı hatırlamış. Yüreğinde, zihninde nereden geldiğini bilmediği güzel bir şiir belirmiş. Gözündense bir damla yaş sızısı...

    Kız uzun bir süre doymuş, karnında ziyade yüreği dolmuş...


Teşekkür ederim, naneli :)