3 Ekim 2018 Çarşamba

Boş Tabak


Kıvrak bir bilek hareketi ile tabağında artakalan yemeği ustalık ile ekmeğe yerleştirdi. Bu hareketi öylesine doğal öylesine seri ve gene öylesine nizami yapmıştı ki hayran kalmamak, faciadan ekmek payı ile sıyrılan tabağın bulaşık makinesine kirli diye yaftalanıp girmesi ile eş değerde bir şaşkınlık yaratır.
Kaçıncı tabaktı bu? Daha önceki porsiyonlara ne olmuştu? Hepsi onun midesine gittiyse, o nasıl bir mideydi? Mesleği gereği iyi yemek yiyen belki milyonlarca insan görmüştü ama bu adam bir başkaydı. Onunkisi yemek yemek değil, tabağa konan yemeğin hınçla, ekmekle silinip süpürülüp yok edilmesiydi. Topla tüfekle kitleler katledip rahatça arkasına yaslanan şişme gurur yüklü emekli amcalar onun yemek yiyişini görseler bu vahşet tablosu karşısında ağızları açık kalırdı.
Biz burada onu çekiştirirken o eti çekiştirip şişten kurtardı. Diğer bir yanından ekmeğe savaş açıp ayran ile ekmeği birbirine kırdırdı. Bütün bunların yaşanmışlığını şüpheye bırakacak kadar kıvrak, marifetli bir bilek hareketi ile tabağını silip süpürdü ve hatıralarından onu kurtarıp tabağın adını temize çıkardı.
 Bu adam neyin nesi, kimin fesi bilmiyordu. Bilmek zaten istemiyordu. Adamın kim olduğunu öğrenirse kesin bir düşman kazanacaktı. Ama adamın kim olduğunu öğrenmezse o adam hep adamın biri olarak kalacak. Tıpkı tabaklardaki yemekler gibi bir iz bırakmadan hafızasındaki yerini alacaktı.
 Bu aptal yarışma kimin fikriydi. Bu adam hem bu kadar tabak yemeğini yiyecek hem de büyük ödülü alacak hem de iki kez daha ücretsiz yemek kazanacaktı. Neymiş efendim, yarışmaya katılıp kazanamayan kişiler yediklerinin parasını ödeyeceklermiş, reklam olurmuş! Bu adamın yedikleri diğerlerinin toplamından da fazla. Çıkıp adam akıllı bir reklam verse daha ucuz ve çarpıcı olacağı şüphesiz. Bir yıllık dükkanda yemek yarışması mı olurmuş hiç. Mazideki yerini almasına şu tabaktaki salçalı, bol yağlı yemek artığının ömrü kadar yok! Aha ekmek darbesi de geliyor...
Bir bahane bulup yarışmayı iptal mi etse? Kaşının üstünde kaşın, bıyığının üzerinde salça mı var dese? Ya da tamam arkadaşım diyerek yarışmayı ona peşkeş mi çekse? Çamura yatmak olmaz şimdi. Adam hem kurallara uygun yiyor hem de üzerine ekmek ile hareket çekip sünnetleyerek öbür dünyaya prim kasıyor. Adam hem yarışmayı kazanıyor hem de ahirette mekan. Bu kadarı da fazla artık!
Bayılma numarası? Eski numaradır ama işe yarayabilir. En son takside para çıkışmayınca yapmıştı. Evi hastaneye yakın olduğundan mis gibi olmuştu mis...
 Bir... iki...üç... Gözlerini kapa, devril ve da ta...
Devrilirken bir tabak kırıldı ama olsun. Dikkatleri hemen üzerine çekti. Yakasını açan mı, yüzüne kolonya boşaltan mı, bağırıp çağıran mı ne istersen fazlası ile var. Fırsat bu fırsat “Beni eve götürün” diye güçlükle fısıldadı. Fısıltıyı öyle güzel ayarladı ki sadece yanındakiler duydu. Bir anda kollarından ve bacaklarından tutup taşımaya başladılar. Şimdi de sırada karizmayı kurtarmak vardı. Yarışmayı tamamlamalarını isteyecek, onlar da insan evladı oldukları için “sen bırak yarışmayı sağlığını bak. Yarışma iptal olsun” diyeceklerdi. Vee...Olup bitecekti.
Gülmesine zor engel oluyordu;  sesini biraz yükseltip “ Yarışma? Yarışmayı bitirin...” dedikten sonra hemen bir bayılma numarası daha. Kesin işe yarayacaktı. İtiraz etse etse o Allah’ın belası, fil boğazlı adam itiraz ederdi. Beklediği gibi adam ağzını açıp “sen bırak yarışmayı sağlığını bak. Yarışma iptal olsun” deyiverdi. Dünyalar onundu artık bayılmış olmasa kalkıp göbek bile atardı. Ama atamazdı çünkü çok kötü bayılmıştı.
Zararın neresinden dönerse kardı. Hem de gayet yakından dönmüştü. Tam kapıdan çıkarken duyduğu bir ses dünyasını yıktı, geçti. Konuşan en saf garsonlarından biriydi. Her işi kendine sorumluluk beller batırmadan bırakmazdı;
 “ Ustam sen merak etme, biz yarışmayı tamamlarız. Sen rahat ol.” deyiverdi.
O an gerçekten bayılmasa belki durumu toparlardı. Şimdi ise zarara bir de garson tazminatı dahil olmuştu. Bu gün kesinlikle şanssız bir gündü. Bari kaybedenler hesaplarını ödeseler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder