Kıvrak
bir bilek hareketi ile tabağında artakalan yemeği ustalık ile ekmeğe
yerleştirdi. Bu hareketi öylesine doğal öylesine seri ve gene öylesine nizami
yapmıştı ki hayran kalmamak, faciadan ekmek payı ile sıyrılan tabağın bulaşık
makinesine kirli diye yaftalanıp girmesi ile eş değerde bir şaşkınlık yaratır.
Kaçıncı
tabaktı bu? Daha önceki porsiyonlara ne olmuştu? Hepsi onun midesine gittiyse,
o nasıl bir mideydi? Mesleği gereği iyi yemek yiyen belki milyonlarca insan
görmüştü ama bu adam bir başkaydı. Onunkisi yemek yemek değil, tabağa konan
yemeğin hınçla, ekmekle silinip süpürülüp yok edilmesiydi. Topla tüfekle
kitleler katledip rahatça arkasına yaslanan şişme gurur yüklü emekli amcalar
onun yemek yiyişini görseler bu vahşet tablosu karşısında ağızları açık
kalırdı.
Biz
burada onu çekiştirirken o eti çekiştirip şişten kurtardı. Diğer bir yanından
ekmeğe savaş açıp ayran ile ekmeği birbirine kırdırdı. Bütün bunların
yaşanmışlığını şüpheye bırakacak kadar kıvrak, marifetli bir bilek hareketi ile
tabağını silip süpürdü ve hatıralarından onu kurtarıp tabağın adını temize
çıkardı.
Bu adam neyin nesi, kimin fesi bilmiyordu.
Bilmek zaten istemiyordu. Adamın kim olduğunu öğrenirse kesin bir düşman
kazanacaktı. Ama adamın kim olduğunu öğrenmezse o adam hep adamın biri olarak
kalacak. Tıpkı tabaklardaki yemekler gibi bir iz bırakmadan hafızasındaki
yerini alacaktı.
Bu aptal yarışma kimin fikriydi. Bu adam hem
bu kadar tabak yemeğini yiyecek hem de büyük ödülü alacak hem de iki kez daha
ücretsiz yemek kazanacaktı. Neymiş efendim, yarışmaya katılıp kazanamayan
kişiler yediklerinin parasını ödeyeceklermiş, reklam olurmuş! Bu adamın
yedikleri diğerlerinin toplamından da fazla. Çıkıp adam akıllı bir reklam verse
daha ucuz ve çarpıcı olacağı şüphesiz. Bir yıllık dükkanda yemek yarışması mı
olurmuş hiç. Mazideki yerini almasına şu tabaktaki salçalı, bol yağlı yemek
artığının ömrü kadar yok! Aha ekmek darbesi de geliyor...
Bir
bahane bulup yarışmayı iptal mi etse? Kaşının üstünde kaşın, bıyığının üzerinde
salça mı var dese? Ya da tamam arkadaşım diyerek yarışmayı ona peşkeş mi çekse?
Çamura yatmak olmaz şimdi. Adam hem kurallara uygun yiyor hem de üzerine ekmek
ile hareket çekip sünnetleyerek öbür dünyaya prim kasıyor. Adam hem yarışmayı
kazanıyor hem de ahirette mekan. Bu kadarı da fazla artık!
Bayılma
numarası? Eski numaradır ama işe yarayabilir. En son takside para çıkışmayınca
yapmıştı. Evi hastaneye yakın olduğundan mis gibi olmuştu mis...
Bir... iki...üç... Gözlerini kapa, devril ve
da ta...
Devrilirken
bir tabak kırıldı ama olsun. Dikkatleri hemen üzerine çekti. Yakasını açan mı,
yüzüne kolonya boşaltan mı, bağırıp çağıran mı ne istersen fazlası ile var.
Fırsat bu fırsat “Beni eve götürün” diye güçlükle fısıldadı. Fısıltıyı öyle
güzel ayarladı ki sadece yanındakiler duydu. Bir anda kollarından ve
bacaklarından tutup taşımaya başladılar. Şimdi de sırada karizmayı kurtarmak
vardı. Yarışmayı tamamlamalarını isteyecek, onlar da insan evladı oldukları
için “sen bırak yarışmayı sağlığını bak. Yarışma iptal olsun” diyeceklerdi. Vee...Olup
bitecekti.
Gülmesine
zor engel oluyordu; sesini biraz
yükseltip “ Yarışma? Yarışmayı bitirin...” dedikten sonra hemen bir bayılma
numarası daha. Kesin işe yarayacaktı. İtiraz etse etse o Allah’ın belası, fil
boğazlı adam itiraz ederdi. Beklediği gibi adam ağzını açıp “sen bırak
yarışmayı sağlığını bak. Yarışma iptal olsun” deyiverdi. Dünyalar onundu artık
bayılmış olmasa kalkıp göbek bile atardı. Ama atamazdı çünkü çok kötü
bayılmıştı.
Zararın
neresinden dönerse kardı. Hem de gayet yakından dönmüştü. Tam kapıdan çıkarken
duyduğu bir ses dünyasını yıktı, geçti. Konuşan en saf garsonlarından biriydi.
Her işi kendine sorumluluk beller batırmadan bırakmazdı;
“ Ustam sen merak etme, biz yarışmayı
tamamlarız. Sen rahat ol.” deyiverdi.
O an
gerçekten bayılmasa belki durumu toparlardı. Şimdi ise zarara bir de garson
tazminatı dahil olmuştu. Bu gün kesinlikle şanssız bir gündü. Bari kaybedenler
hesaplarını ödeseler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder